Dünya Klasikleri Okuyoruz #1
Anna Karenina
Evet tekrardan hoşgeldiniz :)
Nerdeyse bir haftadır yazı yazamadım ama benim için dolu dolu bir hafta oldu. Yeni diziye başladım:Six Flying Dragons.Stanley Kubrick'in 2001:A Space Odyssey adlı filmini izledim. Ancak bunlara farklı yazılarda değinmeyi düşünüyorum. 3 kitap bitirdim:En Uzağından Unutuşun,Çavdar Tarlasında Çocuklar ve bitmesin diye erteleyip durduğum Anna Karenina'nın 3.cildini de bitirdim. O zaman asıl konumuza Anna Karenina'ya geri dönelim.
Kitabı; Saniye Güven'in çevirisi,Veysel Atayman'ın sonsözü ile Bordo-Siyah Yayınlarının 3 ciltlik yayını şeklinde okudum.
Epeydir acaba okuyamaz mıyım,çok mu ağır gelir diye okumadığım kenarda dursun dediğim bir kitaptı. Ancak başlamaya karar verip 2 cildi çabucak bitirdim. 3.cildi ise yavaş yavaş okudum. Yer yer durağandı yer yer ise daha da okumak istediğim bitmesin dediğim bir kitaptı.
Kitap genel olarak durağan,aksiyonu az olarak nitelendirilse de üzerinde çok fazla düşünülebilecek felsefe yapılabilecek bir kitap. Aynı zamanda hem yazarının hayatından hem de o dönemin toplumunun genelinin hayatından izler taşıyan "otobiyografik" olarak değerlendirilebilecek bir eser. Tolstoy'un buhran yıllarından hemen sonra yazdığı defalarca kez bırakıp tekrar tekrar başladığı roman yasak aşkı yüzünden hayatı hızla yön değiştiren soylu sınıftan bir kadının hayat hikayesine odaklanıyor. Ancak Tolstoy bununla yetinmeyip esere çok farklı karakterler ekleyip olayları farklı boyutlara taşıyor.Kitabı incelediğimizde Anna Karenina'dan başka Levin karakterinin de Anna'nınki kadar önemli sayılabilecek hikayesi ise Tolstoy'un otobiyografisi olarak sayılır. Sizleri daha fazla sıkmamak için hafifçe bir spoilerlı özet geçeyim isterseniz :)
Kendinden yaşça büyük bir adamla zorla evlendirilen bir çocuk annesi Anna Karenina genç bir subay olan Vronski'ye aşık olur. Yasak aşkını gizli gizli yaşamaya devam etse de yavaş yavaş hislerini dışa vurmaya başlamasından dolayı eşine itiraf eder. Vronski'den de bir çocuğu olmuştur. Sevdiği adam ile ailesi arasında bir seçim yapmak zorunda kalan Anna aşkı seçer ve bir süre sonra Vronski ile beraber eşini ve çocuğunu terk edip kendine yeni bir hayat kurmaya çalışır. Ancak bir süre sonra hayatı onun için bir ızdıraba dönüşür. Kendisini bir trenin altına atarak hayatına ve acısına son verir. Kitaptaki ikinci hikaye diye nitelendirebileceğimiz Levin'in hikayesi ise şöyledir. Levin soylu yaşamını hem kabul eden hem ondan nefret eden aynı zamanda ise kendince bir arayış içerisinde olan soyluyu temsil eder. Şehir hayatına katlanamayan Levin köyde toprak ağası olarak yaşamaktadır.Dinden bilime birçok konuda kendi içinde tartışmaktafır ve cevaplar aramaktadır.Arkadaşlarından birini baldızının kız kardeşine aşıktır. İkili daha sonra evlenir ,bir çocukları olur. Kısacası mutlu bir evlilikleri olur.
Evet kitabın hikaye kısmı burasıydı. İncelemeye başlarsak kitapta yasak aşkın zararlarının anlatıldığını düşünmek biraz komik kaçar gibime geliyor. Daha çok yazarın"Gerçek bir sevgi temeline dayanmayan ilişkiler aşk değildir hevestir,tutkudur" demeye çalıştığını düşünüyorum. Yani Anna anlık tutkularıyla etkisine kapıldığı heyecanla birlikte olduğu Vronski ile yavaş yavaş bir uçurumun kıyısına sürüklenmeye başlar. Öte yandan yavaş yavaş gelişen Levin ile Kiti arasındaki ilişki ise gerçek bir aşka dönüşür. Kitaptaki otobiyografik ayrıntılara gelirsek Levin'in Kiti'ye evlenme teklif edişi,kardeşinin trajik ölümü,yaşadığı hayatı sorgulamalar(özellikle 3. Cildin 8.bölümündeki kısımlar) Tolstoy'un hayatından belirgin izler taşıyor. Aynı zamanda Levin'in gözünden olaylara bakınca bir bakıma Tolstoy'un gözünden olayları görmüş oluyoruz. Tolstoy'un aile,toplum,din,bilim,siyaset gibi konulardaki görüşleri Levin ile birebir. Kitaba farklı bir bakış açısıyla değinirsek Anna'nın biraz da Tolstoy'un dışarı yansıtmadığı içinde sakladığı dışa vurmadığı tutkularının var olduğu öbür yarısı gibi düşünebiliriz. Kısacası Anna Karenina feda edilmiş,vazgeçilmiş bir aşkın öyküsü. Kahrolsun imkansız aşk(?) diyebileceğimiz bu roman kesinlikle muhteşem bir klasikti. Okuduktan sonra kitaplailgili incelemelere özellikle Veysel Atayman'ın sonsözüne mutlaka göz atın derim
Velhasılıkelam okunmadan anlaşılmayacak üzerine derin sohbetler yapılabilecek bir romandı. Kendinize sürekli yeni şeyler kattığınız günler dilerim efenim...
Görüşmek üzere...
Anna Karenina'yı çoooook okumak istiyorum! Umarım ben de yakın bir zamanda alıp okuyabilirim :) Sen epey sevmiş gibi gözüküyorsun, daha da merak ediyorum şu aan!
YanıtlaSilUmarım en kısa zamanda okursun. Evet çok sevdim. Okursan eminim sen de seveceksindir.
Sil