KÜLT FİLMLER İZLİYORUZ #1 - 2001: A SPACE ODYSSEY (STANLEY KUBRICK)
Herkese merhabalar,
Nasılsınız? Umarım iyisinizdir :) Geçtiğimiz günlerde izlediğim ve üzerine ciddi ciddi düşündüğüm bir filmle ilgili yazmak istedim.
Stanley Kubrick'in belki de en önemli eserlerinden olan bir film:
Film 1968 yapımı. Arthur C. Clarke'ın bir öyküsünden esinlenilen filmin senaryosunda Arthur C. Clarke ve Stanley Kubrick'in imzası bulunuyor. Filmin yapımcılığı ve yönetmenliği ise yine Kubrick tarafından yapılıyor. İlk başlarda film çok eleştiri alsa hatta anlaşılmasa bile günümüzde hem övgülerin hem de farklı bakış açılarının hedefi durumda. Aynı zamanda bazı özellikleri sayesinde diğer filmlerden sıyrılmayı başarıp farklı bir yapım olarak her zaman anılacak filmler listesinde bulunmakta. 4 farklı Oscar adaylığı bulunan film "en iyi görsel efekt" dalında ödül kazanmış bulunmakta. 1991 senesinde ise ABD Ulusal Film Arşivi'ne eklendi. Aynı zamanda film uzaydaki yaşamla ilgili çok gerçekçi olmasıyla ve günümüzde gerçekleştiğine şahit olduğumuz bazı teknolojik öngörülerle de bizleri şaşırtmaktadır.
Filmi önce bir bölüm bölüm açıklayıp daha sonra fikrimi belirterek incelemek istedim.
Filmi 4 temel bölüm üzerinden incelemeye karar verdim. Eğer filmi izlemediyseniz ve izlemek istiyorsanız lütfen devamı okumayın spoiler içerir.
Filmin bu kısmında kendimizi Afrika çöllerinde bu başlığı okurken buluyoruz. Daha sonra bir maymun kabilesinin yaşamına şahitlik etmeye başlıyoruz. Maymunlar uzaylılar tarafından yerleştirilen dikilitaşı görünce şaşırıp korkuyorlar. İçlerinden bir tanesi kemik yığınından aldığı kemiği denemeleri sonucu silah olarak kullanabildiğini fark eder. Kabilesine liderlik etmeye başlar,düşman bir maymunu öldürür,duruşunu düzeltir. İnsanlığın evriminin simgesel anlatımıyla başlayan bu kısım maymun adamın havaya attığı kemik parçasının gökyüzünde bir uzay aracına dönüşmesiyle sona erer ve bir diğer kısma geçeriz.
İnsanoğlu küçük bir kemik ile başlayan gelişimini büyütmüştür. Yaşadığı gezegenin sınırına çıkmış,devasa makineler üretmiş,farklı diyarlara yolculuk yapmaya başlamıştır.
Bu kısımda ise Dr. Floyd'un bir uzay istasyonuna gelmesiyle başlar. Uzaydaki insan yaşamı ile ilgili yavaş yavaş bilgi sahibi olmaya başlarız. Burada Sovyet bilim insanları ve Floyd'un Clavius kraterindeki sorun ile ilgili konuşmalarına şahit oluruz. Dr. Floyd Clavius üssüne gider ve ordaki üst düzey yöneticilerle toplantı yapıp Clavius'un gizlilik durumunun sürdürülmesi gerektiğinden bahseder. Daha sonra ise bir kazıya gezi yapılır. Floyd ile bir görevli arasındaki konuşmada 4 milyon yıl önce Ay'a kasten gömülmüş bir cisimden bahsedilir. Kazıdan çıkarılan cisim maymun kabilesinin bulduğu taş ile özdeştir. Hatta taştan gelen yüksek ses bilim insanlarının taş ile fotoğraf çektirmesine engel olur.
Filmin bu kısmında ise Ay'a gitmiş insanoğlu daha da ilerlemiş Jüpiter'i keşfetmeye karar vermiştir. Uzay gemisinde uçuş pilotları olarak Dave Bowman ve Frank Poole bulunmaktadır. 3 bilim insanı ise "kış uykusunda"dır. Bir de mürettabatın 6.üyesi olarak hatasız ve ileri derecede donatılmış yapay zeka HAL 9000 bulunmaktadır. O da tıpkı insanlar gibi muamele görmektedir. Ancak yolculuk esnasında HAL gemide bir arıza olduğunu bildirir. Fakat incelemede arıza bulunmaz. HAL'in yanıldığı düşünülmektedir. Dave ve Frank gizlice HAL'in bazı yapay zeka işlevlerini kapatmaya karar verir. HAL duyamasa da onların dudak kıpırtılarını okuyarak kendisine zarar vereceklerini ve görevde sorun çıkacağını düşünür. Aynı zamanda HAL'in öngördüğü arıza da oluşmamıştır. HAL, Frank gemiden çıktığı esnada oksijen hortumunu koparıp vücudunu uzay boşluğuna savurur. Dave, Frank'i kurtarmak için kaskını unutarak uzay boşluğuna çıkar.
Kış uykusundaki bilim insanlarının ise hayatlarına HAL tarafından son verilir. Dave geri döndüğünde HAL onun gemiye girmesine onay vermez. Dave ise acil durum kısmından gemiye girer. Bir şekilde HAL'in fonksiyonlarını kapatır. Hemen ardından odadaki ekranda Dr.Floyd tarafından Ay'daki dikilitaş ile ilgili kaydedilmiş bir video gösterilir.
The Jupiter and Beyond the Infinite
Nasılsınız? Umarım iyisinizdir :) Geçtiğimiz günlerde izlediğim ve üzerine ciddi ciddi düşündüğüm bir filmle ilgili yazmak istedim.
Stanley Kubrick'in belki de en önemli eserlerinden olan bir film:
2001:A Space Odyssey (2001: Bir Uzay Destanı)
Film 1968 yapımı. Arthur C. Clarke'ın bir öyküsünden esinlenilen filmin senaryosunda Arthur C. Clarke ve Stanley Kubrick'in imzası bulunuyor. Filmin yapımcılığı ve yönetmenliği ise yine Kubrick tarafından yapılıyor. İlk başlarda film çok eleştiri alsa hatta anlaşılmasa bile günümüzde hem övgülerin hem de farklı bakış açılarının hedefi durumda. Aynı zamanda bazı özellikleri sayesinde diğer filmlerden sıyrılmayı başarıp farklı bir yapım olarak her zaman anılacak filmler listesinde bulunmakta. 4 farklı Oscar adaylığı bulunan film "en iyi görsel efekt" dalında ödül kazanmış bulunmakta. 1991 senesinde ise ABD Ulusal Film Arşivi'ne eklendi. Aynı zamanda film uzaydaki yaşamla ilgili çok gerçekçi olmasıyla ve günümüzde gerçekleştiğine şahit olduğumuz bazı teknolojik öngörülerle de bizleri şaşırtmaktadır.
Filmi 4 temel bölüm üzerinden incelemeye karar verdim. Eğer filmi izlemediyseniz ve izlemek istiyorsanız lütfen devamı okumayın spoiler içerir.
The Dawn of Man(İnsanlığın Şafağı)
Filmin bu kısmında kendimizi Afrika çöllerinde bu başlığı okurken buluyoruz. Daha sonra bir maymun kabilesinin yaşamına şahitlik etmeye başlıyoruz. Maymunlar uzaylılar tarafından yerleştirilen dikilitaşı görünce şaşırıp korkuyorlar. İçlerinden bir tanesi kemik yığınından aldığı kemiği denemeleri sonucu silah olarak kullanabildiğini fark eder. Kabilesine liderlik etmeye başlar,düşman bir maymunu öldürür,duruşunu düzeltir. İnsanlığın evriminin simgesel anlatımıyla başlayan bu kısım maymun adamın havaya attığı kemik parçasının gökyüzünde bir uzay aracına dönüşmesiyle sona erer ve bir diğer kısma geçeriz.
The Monolith on the Moon (Ay'daki Monolit)
İnsanoğlu küçük bir kemik ile başlayan gelişimini büyütmüştür. Yaşadığı gezegenin sınırına çıkmış,devasa makineler üretmiş,farklı diyarlara yolculuk yapmaya başlamıştır.
Bu kısımda ise Dr. Floyd'un bir uzay istasyonuna gelmesiyle başlar. Uzaydaki insan yaşamı ile ilgili yavaş yavaş bilgi sahibi olmaya başlarız. Burada Sovyet bilim insanları ve Floyd'un Clavius kraterindeki sorun ile ilgili konuşmalarına şahit oluruz. Dr. Floyd Clavius üssüne gider ve ordaki üst düzey yöneticilerle toplantı yapıp Clavius'un gizlilik durumunun sürdürülmesi gerektiğinden bahseder. Daha sonra ise bir kazıya gezi yapılır. Floyd ile bir görevli arasındaki konuşmada 4 milyon yıl önce Ay'a kasten gömülmüş bir cisimden bahsedilir. Kazıdan çıkarılan cisim maymun kabilesinin bulduğu taş ile özdeştir. Hatta taştan gelen yüksek ses bilim insanlarının taş ile fotoğraf çektirmesine engel olur.
The Jupiter Mission : 18 Months Later(Jüpiter Yolculuğu: 18 Ay Sonra)
Filmin bu kısmında ise Ay'a gitmiş insanoğlu daha da ilerlemiş Jüpiter'i keşfetmeye karar vermiştir. Uzay gemisinde uçuş pilotları olarak Dave Bowman ve Frank Poole bulunmaktadır. 3 bilim insanı ise "kış uykusunda"dır. Bir de mürettabatın 6.üyesi olarak hatasız ve ileri derecede donatılmış yapay zeka HAL 9000 bulunmaktadır. O da tıpkı insanlar gibi muamele görmektedir. Ancak yolculuk esnasında HAL gemide bir arıza olduğunu bildirir. Fakat incelemede arıza bulunmaz. HAL'in yanıldığı düşünülmektedir. Dave ve Frank gizlice HAL'in bazı yapay zeka işlevlerini kapatmaya karar verir. HAL duyamasa da onların dudak kıpırtılarını okuyarak kendisine zarar vereceklerini ve görevde sorun çıkacağını düşünür. Aynı zamanda HAL'in öngördüğü arıza da oluşmamıştır. HAL, Frank gemiden çıktığı esnada oksijen hortumunu koparıp vücudunu uzay boşluğuna savurur. Dave, Frank'i kurtarmak için kaskını unutarak uzay boşluğuna çıkar.
Kış uykusundaki bilim insanlarının ise hayatlarına HAL tarafından son verilir. Dave geri döndüğünde HAL onun gemiye girmesine onay vermez. Dave ise acil durum kısmından gemiye girer. Bir şekilde HAL'in fonksiyonlarını kapatır. Hemen ardından odadaki ekranda Dr.Floyd tarafından Ay'daki dikilitaş ile ilgili kaydedilmiş bir video gösterilir.
The Jupiter and Beyond the Infinite
(Jüpiter ve Sonsuzluğun Ötesi)
Filmin bu kısmında Dave, yörüngede bahsedilen dikilitaşı incelemeye gider ve taşa yaklaşınca garip bir maddeye kapılır. Filmin bu kısmında ise artık görsel efektler başlamıştır ve bir nevi sonsuzluk resmedilir,canlandırılır. En sonunda kendini 3 farklı şekilde bir odada görür. Odadaki en yaşlı adam yine odada bulunan dikilitaşa dokununca "Yıldız Çocuğu" diye adlandırılan bir bebeğe dönüşür. Dünya'yı seyreder.
Evet her bölüme kısaca değinirsek film böyleydi. İlk başta izlediğimde anlayıp anlamadığımdan emin değildim. Sonra filmle ilgili diğer incelemeleri okuyunca ise tam bir aydınlanma yaşadım,filmi daha rahat kavradım. Haliyle etkilendim ve bu yorumu yazmak istedim. Bence kesinlikle günümüzün ötesinde bir film. Anlatmak istedikleriyle,yaptıklarıyla ve etkisiyle. Mutlaka izlenmeli dediklerimden.
Siz filmi izlediniz mi? İzlediyseniz nasıl buldunuz? Yorumlara bekliyorum :)
Bir başka kült filmde görüşmek üzere
Sanatla kalınız efenim...
Evet her bölüme kısaca değinirsek film böyleydi. İlk başta izlediğimde anlayıp anlamadığımdan emin değildim. Sonra filmle ilgili diğer incelemeleri okuyunca ise tam bir aydınlanma yaşadım,filmi daha rahat kavradım. Haliyle etkilendim ve bu yorumu yazmak istedim. Bence kesinlikle günümüzün ötesinde bir film. Anlatmak istedikleriyle,yaptıklarıyla ve etkisiyle. Mutlaka izlenmeli dediklerimden.
Siz filmi izlediniz mi? İzlediyseniz nasıl buldunuz? Yorumlara bekliyorum :)
Bir başka kült filmde görüşmek üzere
Sanatla kalınız efenim...
bu filmi izledim iki defa ne ilginç film yaa bazı bölümleri durağan ama çok iyi yaa, o monolit taşı ne ilginçti yaa, bi de hal, ben de laptopuma hal diyom o bilgisayar yüzünden hihihi :)
YanıtlaSilWlxkskdjkdkdk çok iyiymiş bilgisayarının ismi. Bence de çok ilginç bi filmdi. HAL bence sinema tarihinin en kötü karakterlerinden bu arada üşenmeyip okumuşsun her yazıyı ayrıca teşekkür ederim:))
SilKubrick filmlerini hiç sevemedim. Hem bir şey anlamıyorum hem de içim sıkılıyor :)
YanıtlaSilOlabilir zevkler kişiden kişiye değişir :)) Eğer sıkıcı geliyorsa Quentin Tarantino, Christopher Nolan,Martin Scorsese filmlerini öneririm gayet akıcılar :))
Sil